Kayıtlar

Ekim, 2005 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hocaam, hocaaaam.

Hocam bilmezsiniz çalışmak ne zor bişiy uzakken her şeye. Bilemezsiniz ki bi öğrenci bi şeye nasıl uzak kalır. Ya da hangi öğrenci hangi şeye ne şekilde bi uzaklıktadır. Bilemezsiniz hocam bi defterin nasıl seraba bi bakışla, nasıl fersahlık dil çıkarıp nanik yapma vaziyetlerinde olabileceğini yan masa üstlerinden. Bilemezsiniz sıcak bi yatağa tercih edilemeyen, edilemeiyecek hiç ciddi bulunmayan bi ders çalışma zorunluluğunun vicdani rahatsızlığını. Sonra siz eşit mesafedeki pc ve kitap ikileminin nasıl çözümlenebileceğini de bilemeyebilirsiniz. Siz öğrencilikten soyunduktan beri öğrencilere dair (notlar, sınıf noları vb hariç:) ) hiç bişiy bilmemeye mahkum edildinizz:P elbette bilirsiniz ya resim tekniklerini, bi çocuk nasıl öle pat die büyür, bi msj nasıl zekr ediliveriri körpe dimağına, nasıl cıldırtılır bi çocuk:P nasıl sukunete davet edilir, nasıl renklendirilir kısa okul soluklanmaları, nasıl okunur bi çocuğun oyunsal msjları.. bilirsiniz el-hak. Nasıl yorulur bi çocuk, nasıl bü

Vakıay-ı Hayriyye Ve Dahi Abur-cubur

Bi keman ağlıyomuş. Bi vcd varmış cd yi açamıyomuş.Hoca demiş nie müziği ayarlamadınız filan. Sonra öğretmen bi ödev vermiş. Öğrenciler fazla mı büyükmüş, fazla mı küçükmüş bi ödev sorumluluğu için ya da... Küçükmüş sahne arkası.pano devriliyor gibi oluyormuş. Sahne fena diilmiş, ama yönetilmek istemiyomuş küçük sorumluluk sahibi büyükler. Ferdiyetçi ötüyolarmış isyan dalında. Müzik bile bulamıyolarmış bi masalı anlatan. Büyükler masaldan ne anlarmış ki. Masal için masumiyet lazımmış. İçten hesaplılık kaldırmazmış masallar. Böyle tipler bi masalın kötü kalpliler mahzeninde kötü sona mahkum olurlarmış. Üç elmadan bi tanesi bile düşmezmiş paylarına, kerevete de çıkamazlarmış. Yol uzunmuş. Okul uzak. Belediyeler hiç saate riayet etmiyolarmış geçit töreninde trafik akışının. Yağmur yağıyosa, bi de insanlar aynı zamanda dışarı çıkmayı düşünmüşlerse, kesinlikle görmezden geliyomuş otobüs şöförleri durakta bekleyen acelecileri. Aceleler bi şöförün canının isteğine takılıp düşüyomuş. Sınıftan

Yaratıcı Çocuk Etkinlikleri, Ya da Kendini Ruhunun Kollarına Bırak;)

:) Bu bizim bi dersimiz. Az sonra girecez o derse. Demiştim di mi, büyüklerin çocuklardan tek farkı belki de, sınırlarına hapsolmaları. Kaygılar eklendikçe insan büyümüş oluyor. Ayıp olur lar, ne derler fısıltıları, rezil olurum kaygıları, vs vs. Oysa hepsi güzel tadlar bunların. Yüzümün kızardığı anlarda mahcubiyyetsel bi tebessüm geliyoya hani aynı mekana, kendimi saçları keçi kulak tombul, haylaz bi çocuk sanıyorum. Yaşamak lazım. Bunları artık yaşayamam diye tavan arasına attıklarımız, asli zenginliklerimiz. Giderek öldürüyoruz hayatımızdan çıkardığımız duygularla kendimizi. Kaygıların zalim elleri yani, hayatımızı heyecanlı, güzel, keyifli kılacak şeylerin boğazındaki eller. Uff çekil bre, defol burdan:) İçimden geldiği gibi diyorum işte oh olsun. İçimdekine küsmüyorum. İçimdekine bayılıyorum;) İçimdekine sırtımı dönmüyorum. Kaldırım taşlarının ritmine kaptırıyorum ayaklarımı, kocaman pabuçlarım çizgileri aşsa da... :P Şimdi gideceğim. Az sonra ders başlıycak. Tüm smokinlere ölüüü