Kayıtlar

Aralık, 2004 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yazmışım ki...

Aslında bişiy yazmayı düşünmüyodum. sık diyorum ya biz anlara bölünmüş değişik bakış açılarıyız. habire değişiyoruz. yani (yine sık dediğim gibi ) an be an ölüp, an be an doğuyoruz. (...) nerenin bana yakın geldiğini, bana göre olduğunu artık net söyleyemiyorum. ben nereliyim bilmiyorum. önceden evinden ( ama illa evinden!) ayrılmış bi yolcu manzarası çiziyordum. şimdi ev dediğim yer neresi bulamıyorum. ne kendimde mukimim. ne de başka bi yerde. içimde ve dışımda olabildiğince yolcu! her yerimden gurbet akıyor. insanın mutlaka bu duyguyu yaşaması lazım bence. mutlak yolcu olmaklığı tadmalı. (hatta) bi yanıyla yolcu durmalı. insan buna uygun yaratılmış. dunya da... fakat tam bi yolcu hissiyatı, ne biliyim... ya ayakları uzatacak bi laubalilik ya da herşeyden çekilmiş bi yabancılık veriyor. bunları yazmak için erken belki. belki de ben, henuz gurbeti anlamadım. ve belki de -şimdi tersini zannediyor olsam da- yurtluktan uzak düşmedim hiç. belkide... anlara gömülü benler dolusu başkasıyım.

...

çok güzel bi haftasonu geçirdim:) mina zmnımı zenginleştirip süsledi. dostum benim:) hisler engel kabul etmiyolar hilkatten. sanal yapay vs sökmüyo onlara. duygularında yalancı olanlar vardır tabi. ama bulunduğun yerin başkalarının bakışına göre niteliği duygu zenginliğmii öldürmüyor. yaşamıyormuyum. sanalsa adı mekanın, ölüyormuyum. yada hayali bi ben mi oluyorum. ben gerçeksem bulunduğum her yer gerçektir. yaşadığım her şey gerçektir. bunun içindir ki iddia ediyorum, sanal yoktur :) kendini yazarak ifade etmek var tersine. duygularını şekillerden sıyırma. ve benzer pek çok engelden kurtarma imkanı var. tabi bolca zan var.bunu yadsımıyorum. bundan dolayı sanal diyolar sanırım. ama zanlar maddeye dair se ki genelde öyle, biz sadece ruhsal iletişim kuruyoruz diyebiliriz. Neyse. yani hasılı ben bu sözüm ona sanal iletişimden memunum:P zmnla öyle bi hal alıyoki zaten, kelimelerde yüz ekşitmeleri ya da sırıtmaları extra simgeler olmadanda okumaya başlıyosunuz. yani yüz mimikleri anlamında

Baston

Dayanmak bir hastalıktır. baston bağımlılık yapar. Ve eğer bağımlılıksa esir ediyordur. esaret çağıran her imge fikir olay sömürgecidir. 'Ben' i çiğnemeye basmak her biri. bastonlarımı yakmalıyım; ayakta durmayı unutttum. Bastonlarımı kırmalıyım; ayaklarımda mecal bırakmayan bi tembellik büyütttüm gölgelerinde... bastonlarımı unutmalıyım. tevekkülane yasanılacak bi omuzdan fazlasıysa bende dayanılan. Bi yanım geride kaldı sanıyorsam onusuz ayağa kalktığımda. yalnızlığa düşüyorsam yokluğunda .... ayaklarımı bir odun sıcaklığına sattım demektir. ellerimle, gayretimle, heyecenımla hallediğim bi sıcaklık bu. dayandığım şeyi ben iteliyorm yani. yani ben zavallıca kendi kanımla besliyorum onu. ve tükendiğimi görmüyorum nedense. vermelerim tüketiyor beni. ben bi ağaç büyütemiyorum; bastonların kökü olmaz! ben bi dost büyütemiyorum; bastonların kalbi olmaz! ben giderek eriyorum; bastonların kanı olmaz. hebaya kurban veriyorum. bastonlarımı unutmalıyım. alışmak bi hastalıktı, şi

burdan...

Çalışmaya başlıycam yakında:) alışık olduğum bi iş bu:) ama iş diye görmeden yapmıştım. bu çok deiştiriyo. zaten niyetler işlerin tadlarını yoğunluklarını kokularını etkileyen mühim noktalar:) bi iş nası kokar demeyin:) bu iş güzel kokuyo onu diyebilirim. sıcak kokuyo. tadı neye benziyooo? başlıyınca diyebilirim ama şu an iyi gibi:) uff ben bile dayanamıycam artık bu muhabbete:D dün Mehmet bana pc sinin kapılarını açtı:) yannış cümle. dün, kapısı bana hep açık olan Mehmetin pc sinden 5 ensturmantal yürüttüm:P bu doğru cümle:) yansımalar. kaset formatında çok çok dinlemiştim. ama pc de dinlemek daha güzel oluyo ve özlemişim:) sağol Mehmet. bu gece unutmazsam biraz daha alıcam:) gitar doğulu bi çalgı. şu an batı sahip çıkmış olsada. gerçi çoğu şey öyle di mi:) medeniyet doğuda parlamış. bu doğu batı tabiride azıcık yaş oluyo:) kime göredoğu kime göre batı filan diyebiliriz yani devamında:) ama demiycem şimdi. trompet de doğulu bi çalgıymış. buna şaşırmıştım cidden. o tarz çalgıları pek

Ağıt

Düşüverdim ellerinden. Say ki yokluğuna karıştım ben. Zaman eskitiyor yüzümü. Gel-gitler, fırtınalar derken, soyunuyorum zenginliklerimden. kum oluyor dağılıyor, erimezmiş gibi görünen kayalıklarım. Bi yeşillik hayali kurarken, rüzgarlar boyu bi servi tohumu dilerken yani ... eriyorum; düştüm ya ellerinden. Bazı şeyler söylenemez. Öyle yalındır ki gerçeklikleri .Bi kelimeye sığışamayacak kadar özgür, kendinden menkul! Gelir boğazında düğümlenir. Yumrulaşır. Büyür filan. Çöker yüreğine kocaman. Acırsın işte. Acıyorum içten içe; düştüm ya ellerinden. (...) Düştüm ya ellerinden, bivatan, gurbetim ben. Geçmişteki zenginlik; kıymeti senden kalan kayıp bi servetim ben. (yansımalar- ağıt. ve bi deniz kıyısı resmi var. koca bi dağa yaslanmış deniz. derinleştikçe laciverde dönen yeşil sularının üzerinde sandallar salınıyor)

yoldaydım:)

biraz yoldaydım. seviyorum yolda olmayı. hep g,itmek gerektiğini düşnürken, bunu şiddetle isterken beklemek durumundan kurtuluyorum. asli yolculuğun başkaca olduğunu biliyorum yine. yine durduğumu, aslen yine bekleme konumunda olduğumu biliyorum. ama seyrediyorum. bolca seyrediyorum. benden başka adaları, başka denizleri ve enginliklerini görüyorum. hiç dokunmadan göz ucumdan intikal ediyorum olay mahalline:P yan koltukta saati bulan cep telefonu muhabbetini dinniyorum mesela. aksi emekli subay dayı meselesi:) böyle denmese bile sadece emekli asker olduğunu bilsem ben resmini çizebilirdim. mükemmeliyyetçi. kuralcı. kalkık kaşlı kırlaşmış kaşlar tabi :) hafif şişman ve büyük burunlu:) bu yan koltuktaki muhabbetçinin dayısı:P halasıyla evli. ankarada oturuyor. çocuklarıyla geçinemiyor. hatta geçen gün gardaki bekleme salonundaki örümcek ağları yüzünden ortalıkta dolaşan temizlikçi kadına ültümatom vermiş:) bi de çiçekler mevzu varmış. o biraz karmaşık:) böyle mi yaşamışlar. biliyor duydu

Misal...

Burdaysam. Görünemiyecek kadar hacimsiz diilsem (artık!) mesela. sınırlarım, sözlerim. savunacak fikirlerim varsa sözgelimi. diktiklerimin yıkıldığını görmek beni kışkırtıyorsa. içimde koccaman kaynayan bi volkansa savaşçı ruhum. karşı koyulmaz buluyorsam isteklerimi. sevgi ve saygı istiyorsam illaki. karşılık diil..... bilinmek istiyorsam ya da. gözlerime baktığı samimi anları (bebekken olduğu kadar samimi) şiddetle arzuluyorsam. sırtımı dayadığım koccaman bi çınar olmaklığını özlüyorsam örneğin. aradıklarımı aradığım yerde, aradığım zamanda, hani tam lazım olduğu anda bulamamak beni çıldırtıyorsa. parçalıyorsam kriz anlarımda tüm iyi dileklerimi. hiç bir şey yıkıldığı zamandan önceki kadar bakir olmuyorsa bi de... acıyorsam kaybettiklerime. kaybetmelerime sonrasıza üzlüyorsam. kendimi suçluyorsam. suçluyorsam, suçluyorsam.. sebebler arıyorsam. ama.. diyorsam sıkça. '... yüzünden' diyorsam bi de. noktalı yerlerde o varsa hani. büyüyorsa kızgınlığım. suçladıkça içten içe uzakla