Kayıtlar

Haziran, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Aslında teşbihi severim edebi sanat olarak. Lakin kişisel özellikler babında birinin varlığını diğerinden sebeb görmek derecesinde basit dillendirilen cinsi çok rahatsız edici. "falancaya çekmiş", "filana ne kadar benziyo", "tıpkı feşmekan gibi" tarzı muhabbetlerden bahsediyorum. Sözkonusu şahsı mustakil olmaktan-olabilmekten koparıp birine bağımsızlık hakkını gasbedercesine ram etmeler hep haksızlık gibi gelir. Ol fakirin cüz-i iradesi de mi yok dedirtir bana. Her şey de mi genetik canım, her şey de mi miras:P Öyle olsa bile bırak söyleme, adam güzelliklerinden kendince çiçek açıp, kötü kokularını kendince koklasın:P Kötü özelliklerini miras bırakan dedesinden nefret etmesiiin:) Ne kötü hale getirdim konuyu di mi? Bu muhabbetin en meşhur hali, ebeveynin evladına kızınca , kızdığı hali partnerinden miras bilmesidir. Anne- babasına benzemek bi çocuk için iyi halken, böyle durumlarda fazlaca sinir bozucu oluyor. Bi de "şunun şuna, buran buna, oyun ona b
Bir rüya gördüm. Kuzuyu uyuturken dalıverdiğim öğle uykusundaydı. Baya kalabalıktı, azıcığı kaldı ben de. Şimdi hakikat ihtimali 'olabilir' pozlarıyla dolaşıyor zihnimde. Ben zaten severim böyle komplo teorisi vari felaketli şeyleri. Nasıl bi tanımdı bu Allahım:) İyi ki bi edebiyatçı değilim. Yazılarım akademik çevreleri baya sarsa bilirdi:P Sonunda beni türkçeyi kullanmaktan aforoz ederlerdi:P Ne uzattım he! Amaaan be. Ben de hiç yaranamıyorum kendime he! Ne yapsam dalga geçiyor kendim benimle. Ne etsem burun kıvırıyor. Yazsam beceriksiz, gıcık, çok bişmiş vs., yazmasam vefasız diyiveriyor. Amma kıl şu kendim he. Nerdeeen nereyee. Bi rüya anlatıyorumdum di mi? Rüya kendimle alakalı. Komşularım (bazıları gerçek değil) bi kaç aydır sorunlu olduğum bazı insancıklar ve ailem vardı. Ordaydık burdaydık. Her rüyada olduğu gibi yine mekanlar gerçek değildi. En net hatırladığım, bi felaketin eşiğindeydik. Bizden farklı boyutta, ama hali hazırda evrende yaşayan bi tür bizi ifsada hazırl
İştahsız bi bebek annesini usta bi aşçı yapabiliiir:) Anneyi usta yapan bebek midir, yoksa annenin şevkati mi? Kime ne:) Bebek iştahsız ama ben henüz usta olmadım. Ama yoldayım:P Neyse bu bi girişti, girildi. Şimdi sözü kalabalıklaştırıp, genişleteyim. Sonra da suyunu çıkarıp sıkıp ıkıp. son damlayı da koyduktan sonraaa... :) Gıcıııkk. Bebek sandivic seviyor, bunu keşfetmiştim. Ama ekmeğin dışını hala çok iyi öğütemiyor. Dişleri yetersiz. Ben de ona sandiviç içi yaptım, kısmen yani. Şöyle ki: Domatesi rendeledim. Biraz zeytin yağı koydum. Bi- iki zeytini de rendeledim. Labne peynir ve tuz ekleyip karıştırdım. Ekmeği banarak yedirdim, yedi. Ama üç kere:) Şimdi, dedim ya yoldayım, bunun için. Yeni bişiyler keşfetmek lazım:) Dedim de aklıma geldi. Ben pek tv seyretmiyorum. Hakikaten ama. Seyretmiyorum diyen bi sürü kişi bana göre sıkı izleyici gibi. Günün değişik saatlerinde bıdığı oyalamakta zorlandıkça, bazen de kriz çıkarmasın diye çocuk kanallarını (yumurcak ve trt4 ü) açıyorum. Bu ve
Bugün kuzumu brandadan imal fileli, bol toplu zıplamalı filan, -he bi de yarım saati 4 tl olan(!)- oyun platformlarından birine götürdüm. Daha önce de gitmiştik, çok seviyor. Bizimkiyle birlikte üç çocuk vardı. Bi de ben. Dier ebeveynler çocuklarını dışardan gözlemeyi tercihetmişlerdi. Zıplanan yerde 5 yaşlarındaki erkek çocuk zıplıyordu, bizimki de kahkahalarla ona eşlik etmeye çabalıyordu. Tebi zıplayamıyo henüz. Nedense dieri bizimkine kıl oldu. Bi iki ayağına bastı, ben kuzuyu korumaya çalışınca da iki eliyle itip, "ben artık bebeği sevmiyorum, gitsin" filan dedi. Ben de " ona zarar veremezsin" dedim yumuşakca:P ve kuzuyu uzaklaştırdım. Bizimki anlamıyo tebi, illa piskopatın yanına gidicek. Az sonra da kendileri gelip " bebek gelsin, ona bişi göstercem" dedi (osmanlı tokadı, çimdik, uçan tekme filan mı:P) Ben de " ona zarar veriyorsun bebek gelmiycek" dedim. Biraz zalimane oldu ama bi anda diyiverdim işte. Zaten tınmadı beyfendi ısrar ettti.
Nereye gideyim dediğinde gidebileceği tek kapıya gitmeye yüzünün olmaması, dahası merhamet çağıran hiç bişiyi varmış gibi durması( kapı sahibi cihetinden), öyle derin bi acıyımış ki, hiçliğe düşmüşe dönermiş insan. Dahası dönmüş.

Komşuluk ilişkileriyle ilgili faideli bi yazı(!)

Evimiz yerden 5 kat yukarıda. En alt komşumuzun evini L şeklinde dolaşan geniiiş bi balkonu var. Yandaki bina binamıza çok yakın yapılmasın diye düşünülmüş. 1.i daireyi kiralamayı düşeneler için ilk bakışta pek cazip görünen bu balkoon (kocaman ya, çift 'o' lu:P) aslında tam bi ortak atık alanı. Yanda (balkon sebebiyle ...) yapışık olmasa da bi bina var. O bina ve bizim binanın balkon- pencere vs. den ne atılsa hooop 1.i dairenin balkoonuna. Önceki kiracı kabullenmişti. Aşağı bişiy silkeliyecek olsak artık vicdanımız olayla ilgilenmiyodu, o derece:P Bu kiracı mücadeleci. Muhtemelen kendini kiracı olarak %50 oranında av yapan bu mekanı sahiplenmek ve faidelenmek diliyor. Artık pencereden bişiy silkelemiyorum. Ama ben. Bıdık açık bulduğu her yerden bişiyler fırlatmak temayülü gösteriyor uzuunca bi süredir. Bi ay kadar önce şişme oyuncağını atmıştı. Ufak tefek atık maddesel oyuncaklar, bi keresinde bi terliğin tekini, damacananın sopasını, ve en son olarakta küçük, şirin tenceremi
İnsan böyleymiş işte; telaşeli. Ödü koparmış pek çok şeyden, korkarmış. Sabah uyanamamaktan, geç kalmaktan, kovulmaktan, aç kalmaktan, ölmekten ... En başından başlamadım kaygılara, onun için kısa sürdü. Yoksa bilesin, sayfalarca korkarmış. Onun için mi bu kadar ağırmış hayat?. Yollar bu kadar tozlu, güneş bu kadar puslu, hava bu kadar nemli ... falan filan... Onun için mi? Evet onun için, herkes sabırsızmış, herkes huzursuz, her yer sıkıcıymış ilk 5 dakkikadan sonra... her şey birbirine benziyormuş onun için. Herkes birbirine ... Ve herşeyin sonunda (hatta sonuna varmadan daha) yine kocaman kaygılar sarmalıyormuş insanı. Belki bunun için encama değin manzaraya akseden 7, bilemedin 12, yoo yoo binlerce farkı insan kaçırı veriyormuş. Farketse bi, bi anlasa neleri kaçırdığını, emin ol daha derin bi kaygı kucaklayacak onu. Hatta esir alacak. Bu kez de kaygıdan kaçıracak ama. Belki aklını, belki manzarayı:P Arabayı o mu kullanıyor? Şöförmahali onun? Yolcular? Yani o beceremese araba şaramp
Fazla kıyıdaydım. Hiç bişiy bulaşmadan üzerime bi sürü zaman geçti. Ne yeline bulandım, ne kokusuna, ne tadına... Kendim bu kadar mı girdaptı? Kendim bu kadar mı çıkımsız ? İçine düştüm. İçime çekile çekile çıkasım olmadı hiç bi yere. Hiç bi yersizdim, hiç bişiy göremedim. Hiç bişiysizim şimdi. Çook geç kaldım. Ben içime bakarken geçip gidenler için çok geç kaldım. Geçip gidenlerin mişli haberleri acıtıyor genzimi. Pekii, çıkar mıyım dışarı? Geçip gitmeden yakalanacakları avlamak için, çıkar mıyım? Yoo, yoo... Bu gün bi zamanı mişli geçmişe düşmüşün yasını tutmaktayım. Yarın sırada bi başkası... Öbür gün diğeri ... Hiç vaktim yok yani hayat, sen devam et akmaya ...
Çocuk proğramlarını takibden hiç vazgeçmedim. Radyodan,tvden, ayrım yapmadan takibettim. Takib yeteneğim giderek berbat bi hal alsa da yakaladığım zaman çok keyif aldığım bi sürü dizi, proğram var bu içerikli. -Benimle oynarmısın. Trt'nin çift kaşarlısı:) Her dönem ana karakterleri yeniden düzenleseler de temel olarak aynı keyifli seyir özelliğini koruyor. Ama hakikat, önceleri daha da güzeldi. -Gece Bahçesi. En küçük seyirciler için çok şirin bi izlence. Her şey tam onlara göre. İsimler, hareketler, işlenen konular ... Bıdık da bayılıyor. "Apsi deyzi "başlamış mı bakalım diyince ben, hemen koşup tv'u açıyor. -Rahat Koltuk.Yumurcakta yayınlanıyor. -Minuscule. Yumurcak tv. -Öğretmenim Canım Benim. Trt çocuk. -Bak Çiz ve Bak Yap. Trt Çocuk. -ZabooMafoo. Yumurcak tv. -Caillou. Yumurcakta yayınlanıyor. -Sihirli Atlı karınca. Trt çocuk. -Bernard. Ona bayılıyoruuuum:) trt çocuk. -Öcükle Böcük. Çok aptallar:) Trt çocuk. -Franny'nin Ayakları.Trt çocuk. -Hayvanları Tanıyal
Dondurmam kaymaaak. Hacı Sayid'den. Çok güzel yapıyorlar. En çok cevizlisini, karışık meyvalısını, kavunlusunu, portakallısını, bademlisini, muzlusunu, çileklisini ve ahududlusunu seviyoruuummm. Geriye ne kaldı deme, daha çoook var. Fiyatı da aşağı çekmişler bu sene, aferin;)

Lakırdı-yorum

Ben neden düştüğüm yerlerden çıkamıyorum ki? Aylaaar geçiyoooor, bakıyorum hala aynı noktada cebelleşiyorum. Sorun halletme yetisi: sıfır Boş veer diyorum, takılma. Odak ayarı çekiyorum, sanki gidiyorum yolumda. Aylaaar geçiyor bakıyorum, merceğim aynı karanlık pozun ışığını emiyor:P İleriye bakma yetisi:sıfır Yine sınıfta kaldım. Şimdi saat çok geç olmasaydı sana karnemin moral bozucu bütün ayrıntılarını dökerdim. Ama saat çok geç. Çok geç die bi saat yok biliyorum. Ayarlanmış vaktin gerisinde kalınca çok geç olur. Oysa benim bu iş için ayarlanmış bi vaktim yok. O zaman bu iş için çok geç ne demek? Çok uykum var günlükçüm benden sana muhabbet yok demek. Ne kısmetsizsin. Günleer boyu yapayalnız. İki çızık için ne özlemler çekiyorsun. Ama iyi günlerin de oldu. Bi post için 10-15 yorum aldığım zamanları bilirim:P Sonra şükret, kapına koca bi kilit vurup alıp başımı da gidebilirimdim di mi? Şu başını alıp gitmeler çok şeker ya. Zıttını düşünsene... Koyup başını gitmek. Böyle bişiy yapan i