Kayıtlar

2004 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yazmışım ki...

Aslında bişiy yazmayı düşünmüyodum. sık diyorum ya biz anlara bölünmüş değişik bakış açılarıyız. habire değişiyoruz. yani (yine sık dediğim gibi ) an be an ölüp, an be an doğuyoruz. (...) nerenin bana yakın geldiğini, bana göre olduğunu artık net söyleyemiyorum. ben nereliyim bilmiyorum. önceden evinden ( ama illa evinden!) ayrılmış bi yolcu manzarası çiziyordum. şimdi ev dediğim yer neresi bulamıyorum. ne kendimde mukimim. ne de başka bi yerde. içimde ve dışımda olabildiğince yolcu! her yerimden gurbet akıyor. insanın mutlaka bu duyguyu yaşaması lazım bence. mutlak yolcu olmaklığı tadmalı. (hatta) bi yanıyla yolcu durmalı. insan buna uygun yaratılmış. dunya da... fakat tam bi yolcu hissiyatı, ne biliyim... ya ayakları uzatacak bi laubalilik ya da herşeyden çekilmiş bi yabancılık veriyor. bunları yazmak için erken belki. belki de ben, henuz gurbeti anlamadım. ve belki de -şimdi tersini zannediyor olsam da- yurtluktan uzak düşmedim hiç. belkide... anlara gömülü benler dolusu başkasıyım.

...

çok güzel bi haftasonu geçirdim:) mina zmnımı zenginleştirip süsledi. dostum benim:) hisler engel kabul etmiyolar hilkatten. sanal yapay vs sökmüyo onlara. duygularında yalancı olanlar vardır tabi. ama bulunduğun yerin başkalarının bakışına göre niteliği duygu zenginliğmii öldürmüyor. yaşamıyormuyum. sanalsa adı mekanın, ölüyormuyum. yada hayali bi ben mi oluyorum. ben gerçeksem bulunduğum her yer gerçektir. yaşadığım her şey gerçektir. bunun içindir ki iddia ediyorum, sanal yoktur :) kendini yazarak ifade etmek var tersine. duygularını şekillerden sıyırma. ve benzer pek çok engelden kurtarma imkanı var. tabi bolca zan var.bunu yadsımıyorum. bundan dolayı sanal diyolar sanırım. ama zanlar maddeye dair se ki genelde öyle, biz sadece ruhsal iletişim kuruyoruz diyebiliriz. Neyse. yani hasılı ben bu sözüm ona sanal iletişimden memunum:P zmnla öyle bi hal alıyoki zaten, kelimelerde yüz ekşitmeleri ya da sırıtmaları extra simgeler olmadanda okumaya başlıyosunuz. yani yüz mimikleri anlamında

Baston

Dayanmak bir hastalıktır. baston bağımlılık yapar. Ve eğer bağımlılıksa esir ediyordur. esaret çağıran her imge fikir olay sömürgecidir. 'Ben' i çiğnemeye basmak her biri. bastonlarımı yakmalıyım; ayakta durmayı unutttum. Bastonlarımı kırmalıyım; ayaklarımda mecal bırakmayan bi tembellik büyütttüm gölgelerinde... bastonlarımı unutmalıyım. tevekkülane yasanılacak bi omuzdan fazlasıysa bende dayanılan. Bi yanım geride kaldı sanıyorsam onusuz ayağa kalktığımda. yalnızlığa düşüyorsam yokluğunda .... ayaklarımı bir odun sıcaklığına sattım demektir. ellerimle, gayretimle, heyecenımla hallediğim bi sıcaklık bu. dayandığım şeyi ben iteliyorm yani. yani ben zavallıca kendi kanımla besliyorum onu. ve tükendiğimi görmüyorum nedense. vermelerim tüketiyor beni. ben bi ağaç büyütemiyorum; bastonların kökü olmaz! ben bi dost büyütemiyorum; bastonların kalbi olmaz! ben giderek eriyorum; bastonların kanı olmaz. hebaya kurban veriyorum. bastonlarımı unutmalıyım. alışmak bi hastalıktı, şi

burdan...

Çalışmaya başlıycam yakında:) alışık olduğum bi iş bu:) ama iş diye görmeden yapmıştım. bu çok deiştiriyo. zaten niyetler işlerin tadlarını yoğunluklarını kokularını etkileyen mühim noktalar:) bi iş nası kokar demeyin:) bu iş güzel kokuyo onu diyebilirim. sıcak kokuyo. tadı neye benziyooo? başlıyınca diyebilirim ama şu an iyi gibi:) uff ben bile dayanamıycam artık bu muhabbete:D dün Mehmet bana pc sinin kapılarını açtı:) yannış cümle. dün, kapısı bana hep açık olan Mehmetin pc sinden 5 ensturmantal yürüttüm:P bu doğru cümle:) yansımalar. kaset formatında çok çok dinlemiştim. ama pc de dinlemek daha güzel oluyo ve özlemişim:) sağol Mehmet. bu gece unutmazsam biraz daha alıcam:) gitar doğulu bi çalgı. şu an batı sahip çıkmış olsada. gerçi çoğu şey öyle di mi:) medeniyet doğuda parlamış. bu doğu batı tabiride azıcık yaş oluyo:) kime göredoğu kime göre batı filan diyebiliriz yani devamında:) ama demiycem şimdi. trompet de doğulu bi çalgıymış. buna şaşırmıştım cidden. o tarz çalgıları pek

Ağıt

Düşüverdim ellerinden. Say ki yokluğuna karıştım ben. Zaman eskitiyor yüzümü. Gel-gitler, fırtınalar derken, soyunuyorum zenginliklerimden. kum oluyor dağılıyor, erimezmiş gibi görünen kayalıklarım. Bi yeşillik hayali kurarken, rüzgarlar boyu bi servi tohumu dilerken yani ... eriyorum; düştüm ya ellerinden. Bazı şeyler söylenemez. Öyle yalındır ki gerçeklikleri .Bi kelimeye sığışamayacak kadar özgür, kendinden menkul! Gelir boğazında düğümlenir. Yumrulaşır. Büyür filan. Çöker yüreğine kocaman. Acırsın işte. Acıyorum içten içe; düştüm ya ellerinden. (...) Düştüm ya ellerinden, bivatan, gurbetim ben. Geçmişteki zenginlik; kıymeti senden kalan kayıp bi servetim ben. (yansımalar- ağıt. ve bi deniz kıyısı resmi var. koca bi dağa yaslanmış deniz. derinleştikçe laciverde dönen yeşil sularının üzerinde sandallar salınıyor)

yoldaydım:)

biraz yoldaydım. seviyorum yolda olmayı. hep g,itmek gerektiğini düşnürken, bunu şiddetle isterken beklemek durumundan kurtuluyorum. asli yolculuğun başkaca olduğunu biliyorum yine. yine durduğumu, aslen yine bekleme konumunda olduğumu biliyorum. ama seyrediyorum. bolca seyrediyorum. benden başka adaları, başka denizleri ve enginliklerini görüyorum. hiç dokunmadan göz ucumdan intikal ediyorum olay mahalline:P yan koltukta saati bulan cep telefonu muhabbetini dinniyorum mesela. aksi emekli subay dayı meselesi:) böyle denmese bile sadece emekli asker olduğunu bilsem ben resmini çizebilirdim. mükemmeliyyetçi. kuralcı. kalkık kaşlı kırlaşmış kaşlar tabi :) hafif şişman ve büyük burunlu:) bu yan koltuktaki muhabbetçinin dayısı:P halasıyla evli. ankarada oturuyor. çocuklarıyla geçinemiyor. hatta geçen gün gardaki bekleme salonundaki örümcek ağları yüzünden ortalıkta dolaşan temizlikçi kadına ültümatom vermiş:) bi de çiçekler mevzu varmış. o biraz karmaşık:) böyle mi yaşamışlar. biliyor duydu

Misal...

Burdaysam. Görünemiyecek kadar hacimsiz diilsem (artık!) mesela. sınırlarım, sözlerim. savunacak fikirlerim varsa sözgelimi. diktiklerimin yıkıldığını görmek beni kışkırtıyorsa. içimde koccaman kaynayan bi volkansa savaşçı ruhum. karşı koyulmaz buluyorsam isteklerimi. sevgi ve saygı istiyorsam illaki. karşılık diil..... bilinmek istiyorsam ya da. gözlerime baktığı samimi anları (bebekken olduğu kadar samimi) şiddetle arzuluyorsam. sırtımı dayadığım koccaman bi çınar olmaklığını özlüyorsam örneğin. aradıklarımı aradığım yerde, aradığım zamanda, hani tam lazım olduğu anda bulamamak beni çıldırtıyorsa. parçalıyorsam kriz anlarımda tüm iyi dileklerimi. hiç bir şey yıkıldığı zamandan önceki kadar bakir olmuyorsa bi de... acıyorsam kaybettiklerime. kaybetmelerime sonrasıza üzlüyorsam. kendimi suçluyorsam. suçluyorsam, suçluyorsam.. sebebler arıyorsam. ama.. diyorsam sıkça. '... yüzünden' diyorsam bi de. noktalı yerlerde o varsa hani. büyüyorsa kızgınlığım. suçladıkça içten içe uzakla

dokunamazsam kayboluyorum

Burası ben. 1.65 lik bi rakımdan bakıyorum hayata. denize sıfırsam. gözlerim deniz. içim deniz. martı kanatlarım var gökyüzünde. denize sıfırsam. bi de güneş varsa batımda. batıyorsa içime, sararır yüzüm. kızaran sularıma hüzün çöker, sararır yüzüm. burası ben. dokunmazsam kayboluyorum bazen. kumsalda izlerimi görmeliyim arada, varlığımın kanıtı. dalgalar boyu siliniyorum sıkça. ruhumun dalgaları siliyor beni. bi yarım ıslak. bi yarım güneşte kavruk... biraz rüzgar, biraz mehtab düşmüş tenime. nereliyim bilmiyorum. hayat tuzlu geliyor. biraz yosun kokulu. martı çığlıklı, balık kavgalı. fırtınalı... yakamoz da düşüyor derinlerine arada; uyanıksam görüyorum. burası ben. yorgun bakıyorum. yorgun duyuyorum. yorgun yürüyorum. sürükleniyor izlerim; siliniyor ya badehu. dışıma bakıp duruyorum. kollamaya çalışıyorum sınırlarımı. izlerimi bile... silinsede. biliyorum yani bastığım yeri. tam şurada bi martı gördüm. tam şurda bi yangeç koşuşuturdu dalgayı. şurada yıldız, şurada ay gördüm, falan

Yağmur

başlık atma konusunda başarısızım:) Bu başlığın tek sebebi şu an dışarda yağmur var. kulağımda ilgiç bi remix :) Ve iki şirin emanet var yan cenahda:) hala uymadılar. Ne çabuk unutuyolar her şeyi. ne yoğun yaşıyorllar herşeyi ya da. bu an o kadar bu an ki onlarda... başka bi anın duyguları, hayaletleri gölgeliyemiyor onu. Meryem tüm azaları tek tek soruyor Zeynebe:) ah ah.. uyuycakmış. e uyusun. uyu yavrucum:P hemen uyu hatta. çocukları uyutmak için yapılan tüm fiilller bana komik gelir aslında. ama onlarsız uyumuyo bu veletler:) işte şimdi sol cenahta. bana diyoki 'uyuycam' diyorum ki' uyu...' uyuycam diye ağlamaya başlıyo. yani diyoki bu çocuk 'pls beni 6 şiddetinde salla. hem öle sallaki karnmdaki stülün şakırdısını duyayım:D sonra bana bide türkü söyle o berbat sesinle:D ağlıyo:( ben onlar için iki işirin emanet mi demiştim. ne zmn? teyze olmak zor ya:( pişmanım ... tevbe etsem geçermi:) deyze uyuycaaaaaam:((((((((

Bayram

Bu gün karmaşık bi gün. ihtilaf yaşamayı kimse istemez sanırım. yada sağlıklı olan kimse... ama bunun içine düştüm işte. tam içine:( Bu gün bayrammı değilmi meselesi. Peki bu gün bayrammı? bayram ne? nasıl olur? Her ferdin mustakil karşılayacağı, kedi başına idrak edeceği bi zmn mıdır bayram? Üzülüyorum:( böyle karmaşık yaşamak, böyle ihtilaflı, böyle havada.. canımı sıkıyo. Böyledir ama di mi? virajsız. düz, dümdüz diiil hiç bi yer. en çok sıkıldığım yollar dümdüz ovalardı:) (ankara-konya yolu mesela : ) ) şimdi virajlardan şikayet ediyorum ( e, nabıyım midem bulanıyo:) ) olmalı biliyorum. 'malı' yı bi yana bıraksam da oluyor ve olacak. e, peki bu gün bayrammı?

Kediler

Resim
Foto: Hacer Onlardan bahsetmek için çok geç kaldım :) çünkü gün boyu en çok gördüğüm canlılar onlar şu günlerde :) kapıyı açıyorum nerden geldiklerini bile göremeden hemen ayak dibimde bitiyolar:P Nerey gitsem bi ayak boyu önümdeler. hem de üç tane. kaç kere bi yerlerine bastım. ama hala sapa sağlamlar:) aslında hiç istemedim paşa'dan sonra bi kedim daha olsun die. hayır hayır istedim. ama olcaksa en azından paşa gibi cins bişiy olsun istedim. ama işte olmuş oldu. tutup ensesinden getirdi abim. bembeyaz tüyleri, yemyeşil gözleri var. annesi götürdü, bizimki getiridi . derken annesi vaz geçti sonunda yavrusundan:P içim acıdı önceleri. küçücük ve annesiz. ama abim laf dinnemiyo ki! hasılı bi kedimiz oldu. adı da ısmarlama: müşteri. bu bi kitapta bi kahramaının kedisinin adıydı. ama hangi kitap hangi kahraman hatırlıyamıyorum. bana kalsa minik derdim ona. ( ablam duymasın, diyorum:P ) neyse zmn geçti. bi gün odunlukta başka bi kedi ve 2 yavrusunu gördüm. gel zmn git zmn bizimkiyle bun

...

garip bişiy var bende. belki bana dair hiç bişiy normal ya da ilgi uyandırıcı gelmiyodur sana:P bişiy göstermek istiyorum ya.. mesela güneş doğuyor. onu birilerine göstermek için büyük bi istek duyuyorum:) sanki birileri görmezse öyle bi güzellik şahitsiz kalacak, silik , yokmuş gibi zamandan geçip gidecek... Bizim için de aynı değilmi bu durum. şahit olunmayan yanlarımızla geçip gidiyoruz hayatttan. Ne kadar çoğuz. ama ne kadar az gibiyiz. Şahit olunmayan yanlarımız- yönlerimiz hiç bilinmeyecek. bilmek varlık demek değildir diyeceksin belki. ama bilmediğimiz her şey bizim için yok demektir. karşılaşana dek sen bende yoksun. görene kadar bahçedeki kasımpatılar yok benim için. bilene kadar bu mevsim sonbahar değildi bende. varlıkları görmeme bağlı değil. ama varlıklarını bilmem bende var olmaları demek:) Böyle olunca birilerine gösterdiğimiz şahit kıldığımız yanlarımız, anlarımız, yönlerimiz, tanınmalarıyla yeniden hayat buluyor diyebiliriz. bunun için sanırım Şahit kılmak çok önemli. b

tembellik

bu sıra yine accayip tembelim. boşluk hissinin insana kötü geldiğini bilirsin. ne zmn tembelse kişi rahatlık diil keder duyar. boş kalmak kadar yorucu başka bişiy varmıdır. yıpratıcı. her yorgunluğu yeni bi meşguliyetle dinlendirmek doğrusu. ama neden bilmiyorum ben yoğunluk anlarımda krizsel bi şekilde oturmak isterim. öyle şartlandırırımki kendimi buna, oturamadığım her an için yeni bi sıkıntı yaşarım. yani yorgunluk yanında bi de derim ki uff bi türlü oturamadım:) insanların dezavantajı bu işte. yaşadıkları sıkıntılardan fazlası sıkıntı onlara. acıyorsa, sadece acımıyor. yada acıdan çok acıma fikri, ilerde olabilecek acılar, acının sebebi, acıya sebeb olan olaylar vs. vs. vs. bi sürü şey her an tazelenerek insanı kocaman kocaman acıtıyor:)) ne kadar mazoşist bi türüz di mi :P başka hiç bi canlı böyle bişiy yaşamıyo oysa. belki onuniçin (belkisi fazla) hastaysalar insanlardan daha çabuk iyileşiyolar. ölürken daha az can çekişiyolar. sadece acıyı yaşıyolar yani. işte bende ki bu yorg

Anlamaya çalışıyorum:P

yaygın kanaattir lazlar geç anlar. beyinciğimin % 50 lilik kısmı fazla mesaide. nuur, nuuur . bu nası olcak abicim :P

Alıştırmalar:)

daha yeniyim. çok da anlamıyorum ne ne işe yarıyo:)yeni bi msj için nereye tıklayacağımı kestiremedim :) çok geç öğreniyorum di mi. bazen öğrendim dediğim şeyleri bile öğrenmediğimi çok çok sonra farkediyorum. Öğrenmekle iş bitmiyo bazı konularda. kabullenme yada ne biliyim alışmak falan da lazım. En sıkıntı çektiğim kunulardan biri de işte bu. Alışmak. öyle zor bişeyki. alıştığım şeylerin değişmesi bi yerlerimin kopması, bi şeylerimin kaybolması gibi. Hayati bazı damarlarımın geçici (ya da kalıcı) olarak servis dışı olması gibi belki :P Oysa ne değişkendir hayat. öyle yaslanıp seyredeceğimiz bi flim diil bu. arkamıza yaslanıp yaşayamayız. Anların mustakil hayatlar tarzı tükendiğini sık söylüyorum sana. Ama bunu anladığımı sanmıyorum:( Anlamış olsaydım hiç bir şeyi uğurlama konusunda bunca isteksiz beceriksiz olmazdım. Oysa ben değil uğurlamak gömdüklerimi bile mezarlarında çıkarıyorum defaatle. Bazen yanımda cesetler taşıyomuşum gibi geliyo (çünkü öyle). çok baştayken, sondan bahsetme

kaydoldum:)

Şu an pek bişiy yazamıycam cnm benim, sevgili benciiim:)