...

Küçük diyorum, kafamı çok meşgul ediyor. Boş ver diyorum, dolu dolu geri geliyor. Büyütme diyorum, çığlaşıp üstüme düşüyor. Ben unutmayı beceremiyorum.
Son zamanlarda fena bi iletişim problemim var. Öyle büyüyor ki içimde, öyle meşgul ediyor ki beni... Aklıme her geldiğinde -ki genelde orada faaal halde- utanıyorum, nelerle uğraşıyorum diye. Ama yine de yenemiyorum onu. Böyle sıkıntılarda yapıp ettiklerim pek doğru şeyler olmuyor. Onun için genelde iletişim tatili ilan ediyorum sıkıntılı şahıs ile. Mesafeler uzaksa sorun olmuyo da yakınsa, iş sarpa sarıyor. Ben kırgınlıklarımı tamir için tadilat nedeniyle kapanırken, bi bakıyorum, zarar mevkii kapanma nedeniyle kırılma yaşıyor. Ve bu kez o tadilata giriyor. Manyakça di mi? Anlıyorum aslında. Ama nasıl halledeceğimi bilmiyorum.
Bi ikinci sorun ise, ben detayları unutuyorum. Hani, diyelim ki ortam bulduk, konuşup halledeceğiz (ki ben de başka yol yoktur) halledeceğim şeyleri unuturum. Sadece hisler kalır. Dahası konuşma nasıl giderse gitsin, sonunda içimde düze çıkarım ve dierinin kırıklarıyla ve sebebleriyle ilgili şeyleri unuttuğum için pek mantıklı şeyler söyleyemem. Ne kendime ne ona bi faydam olmaz. İş uzadıkça bölük pörçük gelirler aklıma. Ama çok yıpratıcı ya, çok uzun ve sıkıcı. Sonuçta hiç bişiy halolmaz yani. Eğer iş benim anlattığım kadar uzadıysa. Bunun sebebide benim konuşma sırasında ayarı çekmeyi beceremem olur yine genelde. Ne biliim işte. Konuşmasam... Ki it gibi pişman olurum bu noktada ... Konuşmadan da bu sonu anlamam ki, her seferinde böyle olsa da...
Bi de önceki güzel günleri özlerim. Aslında pek güzel olmasalarda güzel görünürler gözüme birden. İki gün önce gözlerine bakamadığım insancık birden nasılda kıymetlenir(!) İşin aslı birinin kırgınlığını gözlerinde okumak çok yaralar beni. Yani bunca taşmış bi kırgınlığa nedeni ne olursa olsun neden olmuş olmak ... Ben kırılsaydım ve içimde halletseydim... Hiç olmadı, mesafe koysaydım da böyle bişeye sebeb olmasaydım... Vınk vınk yankılanır içimde ... Yankılanıyo. Ve hiç işe yaramıyo.
Bi deeee böyle zmnların biberleri oluyo. Yani böyle bişiyle uğraşırken alakasız bi durumdan mütevellit bi başka kırgınlığı halletmem bekleniyo başka bi mevkiiden. Amaaan breee. Teker teker gelin. Anlatması bile karmaşık. Bi de çok manyakça yaa. Benimkinden de berbat bi sebeb.
Bunaldım. Bi sürü üzüntü, kaygı, sevinç, gurur nedenim varken, tutup bunu mu gündem yaptım? Maalesef ...
Asker geldi oysa. Bıdık pek bi sevindirik. On gündür hastalıklarla boğuşuyoruz, uykusuz (oysaa). Ve bi kaç gündür nisbeten rahatladık. Azgınlar Gazzeden çekildiler oysa. Ama filistinlilerin evlerini başlarına yıkmaya devam ediyorlar. Bi başbakan mazlumların sesini kısmen seslendirdi oysa, ve dünya onu, sözlerini konuşuyor... Rağmen içimdeki karmaşa susmuyor.
Söylesene Doktor, ölür müyüm?(!)

Yorumlar

hulofera dedi ki…
yazını okudukça pek çok yerde "evet aynen ben de.." dedim..

kızgınlığımı belli etmeden duramam, unutup da gidemem, dargınlıklarımı konuşmadan edemem.. ve kızgınlığım devam etse de üstünden zaman geçtikçe detayları unutur, konuşurken hatırlayamam-toparlayamam da zaman zaman :D vs. vs...

amaaan, evinde huzur olsun insanın gerisi hikaye ;)

askerin gelişine bıdık sevindi de sen sevinmedin mi yoksa :p hayırlı olsun.. bıdığa da geçmişler olsun..
mozgan dedi ki…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Hacer dedi ki…
Haklısın aslında ya evin dışındakiler dışarda kalamıyo işte:)
Askerin gelişine ennn çok ben sevindim tebi ki:) Ama bıdık unutucak kaygısı duyarken tanıması, sevinmesi iyi bi hoş geldin hediyesi oldu.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cık cık...