...

Aslında hiç kimse yok. Her zaman hiç kimse. Hiç bir zaman herkes. Ama bazen görüyor gibi oluyorum başkalarını. Sanki soluklar işitiyorum. Birileri varmış hissine kapılıyorum. Issızlıktan serap görüyorum belliki. Hep de kendimi en muhtac hissettiğim anda eriyor seraplarım. Bütün bunların erimeye mahkum olduğunu hissetmek çok acı. Kendime yalan söylüyor gibi oluyorum yazdıkça. Kedime okkalı bir yalan söylüyor gibi oluyorum güldükçe. Kendime koccaman bi yalan söylemiş oluyorum yaşadıkça, sevdikçe, gördükçe, yürüdükçe ... Affetmiyorum seraplarımı. Yalan söylediğimi yoklukluklarında farkettim diye affetmiyorum. Yüzümü kızarttıkları, beni kendime mahcup ettikleri için affetmiyorum. Keşke dedirttikleri için affetmiyorum. Ağlattıkları için. Issızlığımı büyüttükleri için. Bir şey gördüğünü sanmak yeni bir şey görmeyi istemeyi çağırır. Böyle aynı daire içinde aslında hiç bi yere varmadan döndürüp durdukları için affetmiyorum. Yokluğun affa ihtiyacı var mı! Bi hayalin, masal kahramanının affa ihtiyacı var mı.Peki sevgili ben yoksalar niye bunca canımı sıkıyolar.

Yorumlar

Hayâl dedi ki…
YOKLUĞUN AFFA İHTİYACI VAR MI? Yok olsaydı affa ihtiyacı yoktu.Ama içinde var olduğu sürece affet o yokluğu...Yoksa yok olmasını istediğin "var"lar acıtıp duracak canını....

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cık cık...